Siz değerli okurlar için meme kanseriyle ilgili bilmemiz gereken 10 faktör hakkında bir yazı hazırladım. Meme kanseri nedir , meme kanseri neden oluşur , belirtileri nelerdir soruların cevap aradım. Meme kanseri günümüzde özellikle kadınlarda karşılaşılan bir hastalıktır. Hangi tip memelerde kanser riski fazladır noktasına kadar sorularla makalemi destekledim.İyi okumalar.
Meme Kanseri
Ülkemizde her kadının korkulu rüyasıdır , n meme kanseri. Kadınlar arasında yaygın bir hastalık olan bu hastalık ülkemizde her 11-12 kadından birinde karşılaşılmaktadır, kadınların ölüm nedenleri arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada meme kanseri bulunmaktadır.Toplumda son yıllarda meme kanserine gösterilen önem daha da arttı.Toplumumuzda bu kadar çok karşılaşılan meme kanseri hakkında detaylı bir inceleme sizi bekliyor.
Meme Kanseri Hakkında Yanlış Bilinenler
Bıçak (neşter) değerse kanser kötü bir sürece girmez.Hastada mamografi ya da ultrason yöntemiyle büyük olasılıkla meme kanseri olduğunu belirlediğimizde, tümörün hemen ameliyatla vücuttan atılması gerektiğini ve arkasından diğer tedavilere başlamamız gerektiğinin altı çizilmesi gerekiyor. Ancak bu durumla karşılaşan birçok hasta “Kansere neşter değerse daha kötü olmaz mı?” algısıyla hareket ediyor. Bu çok yaygın; fakat oldukça yanlış bir algıdır. Çünkü meme kanseri erken dönemde fark edilirse hastalarda tam tedavi sağlama şansı yüksek. Bu tedavide de en önemli payı cerrahi müdahale alıyor; yani tümörün ameliyatla vücuttan uzaklaştırılması. Diğerler yöntemler ise yardımcı tedavilerdir. Gerekli olan vakalarda kemoterapi ve radyoterapi de büyük önem arz ediyor. Ama cerrahi yapılmazsa diğer tedavilerin çok da karşılığı yok.
Meme Kanserinin Sebepleri
Ailenin geçmişinde meme kanseri hastalığı varsa, doktora başvurmak için tümör oluşmasını , belirtilerini gözlemeye gerek yok.
50 yaşına gelmiş ve örneğin hem halasında hem babaannesinde meme kanseri bulunan bir hasta “Şimdi elime bir sertlik geliyor ve daha önce de bu konuyla ilgili hiç doktora gitmedim” şeklinde beyanla doktorun kapısını çalabiliyor. Bu çok yanlış bir tavır. Meme kanserinde genetik miras çok büyük rol oynuyor. Özellikle birinci derece yakınlarda meme kanseri yaşanması çok risk arttırıcı bir durumdur. Ailesinde meme kanserli akrabaları olan kadınların diğer kadınlara göre daha erken yaşlardan başlayarak ve daha sık aralıklarla meme kontrollerine gitmeleri önemlidir.
Ailenin erkeklerinin de meme kanseri geçmişi göz önünde bulundurulmalıdır.
Hastalara ailelerinde daha önce meme kanserine yakalanıp yakalanmadığını soruyoruz. Ancak birçok hasta sadece ailenin kadın üyelerinden haberdar. Hatta bazıları sırf anne tarafı akrabalarını ciddiye alıyor. Halbuki meme kanserinin genetik riskini ailenin anne ve baba tarafı eşit oranda artırıyor. Yani hastanın halasında meme kanseri olmasıyla teyzesinde olması farklılık içermemektedir
Meme Kanseri Ameliyatı
Meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamının alınması şart değildir.
Modern cerrahide meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamının alınmasına gerek kalmıyor. Ülkemizde bazı üniversite hastanelerinde, “Parsiyel Mastektomi” adı verilen, yani memenin sadece tümörlü bölümünün alınması işleminin tarihi neredeyse 30 yıla yakındır. Bu yaklaşım günümüzde gelişmiş tıp merkezlerinde standart tedavi olarak gerçekleştiriliyor. Tabii ki hala meme kanserinde memenin tamamının alınmasını gerektiren durumlar da hali hazırda bulunmaktadır. Ancak hastaların dörtte üçünde memenin sadece tümörlü kısmı alınarak, ameliyatlar kozmetik bir kusur yaratılmadan hayata geçiriliyor.
Meme Kanserinde Genetik
Genetik test kafanıza göre herkese uygulanmamaktadır.
- İki kişiden fazla birinci derecede akrabasında meme kanseri ve yumurtalık kanseri olanlar,
- Ailesinde genç yaşta (menopoz öncesi) meme kanseri ya da yumurtalık kanseri hastaları olanlar
- Ailesinde 2 memesinde birden meme kanserine yakalanmış birinci derecede akrabaları olanlar meme kanseri için genetik risk altında kabul edilirler.
- Ailesinde erkek akrabaları dahil iki veya daha fazla birinci derecede akraba kişide meme kanseri görülmüş olanlar,
Bu tür hastalar için gerçekleştirilen BRCA1 ve BRCA2 adı verilen meme kanseri genetik testler önerilmektedir. Bu testlerin biri ya da ikisinin pozitif çıkması bu hastaların hayatlarının bir döneminde yüzde 85’lere varan oranlarda meme kanserine yakalanacaklarına işaret ediyor. Bu kişilerde yumurtalık kanserine yakalanma oranı da % 40 gibi yüksek düzeylerdedir. Ancak bunlar sadece küçük bir grup hastaya uygulanabilecek testler. Yani bir hastanın gen testi adayı olabilmesi için genetik risk grubuna gerçekten dahil olması gerekiyor.
Oysa, böyle bir testin varlığını çeşitli yollardan öğrenen birçok kadın bu testi yaptırmak için doktora gitmektedir. Ancak bu test hem pahalı bir testtir hem de testin sonuçlarına kabullenemeyebilir. Çünkü bu test pozitif çıkarsa seçeneklerden bir tanesi iki meme dokusunun da daha kanser çıkmadan alınıp yerine protez konulması. Bir diğer yöntem ise koruyucu ilaçlar verilmesi ve hastanın yakından izlemesi. Bunlar yerine getirilmeyecekse testin yapılmasının bir anlamı olmayacaktır. Özetle, hastanın bu testleri yaptırmadan önce psikolojik olarak olası sonuçlarına ve gereğini yapmaya hazır olması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder